“Kral çıplak” demenin belki de bin bir yolu var fakat, Anadolu insanının başından geçen hâdiseleri olanca çıplaklığıyla
ifade etmenin bir yolu var mı, ondan emin değilim. Hiç kimse
olanca çıplaklığıyla bu hakikatleri dile getirmedi, getiremedi.
Söz konusu gerçekle beraber şunun da teslim edilmesi lazım; soluduğumuz ahval içerisinde pek çok hakikatin “çalıya dolanmadan” ifade edilebilmesi de zaten –entelektüelliği fedailikle karıştırmadığımız müddetçe– makul ve mümkün görünmüyor.
Fakat, surda gedik açmanın ve insanımızın çevresine örülmüş zihnî/fiilî kuşatmayı yarmanın mühim meseleleri konuşulur kılmaktan başka bir yolunu bilmediğim için, problemlerimizin ancak, esaslı mevzuları gündemde tutmakla, bunları defaatle ve neredeyse bıktırırcasına konuşmakla önce fark edilebileceği sonra da çözülebileceği kanaatindeyim. Bu eser de aynı düşüncenin mahsulüdür.